Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Ankara'da düzenlenen MÜSİAD Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin enflasyonla mücadelesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dünya ekonomisinin pandemi sonrası yaşadığı zorluklara, artan borçluluk oranlarına ve jeopolitik belirsizliklere dikkat çeken Yılmaz, Türkiye'nin bu olumsuzluklara rağmen olumlu bir perspektif yakaladığını belirtti. Düşen faiz oranlarının, ılımlı seyreden emtia fiyatlarının ve ticaret ortaklarındaki büyümenin Türkiye ekonomisi için avantajlar yarattığını vurguladı. Kahramanmaraş depreminin yarattığı bütçe açığının da gelecek yıllarda tarihi ortalamalara dönülecek şekilde telafi edileceğini açıkladı. Bütçe fazlasının reel sektörün desteklenmesi ve sosyal adaletin güçlendirilmesi için kullanılacağını sözlerine ekledi.
Enflasyonla Mücadele ve Hedefler
Yılmaz, Türkiye'deki enflasyonun dünya ortalamasının üzerinde olduğunu kabul ederken, hükümetin bu konuda kararlı bir mücadele verdiğini belirtti. Enflasyonun geçtiğimiz yıl mayıs ayında yüzde 75 seviyesine ulaştığını, ancak yıl sonunda yüzde 44'e gerilediğini hatırlattı. Ocak ayında enflasyonun nispeten yüksek olmasının beklendiğini, ancak geçen yılın ocak ayına göre daha düşük bir seviyede olacağını ifade etti. Yıllık enflasyonun düşüşünün devam edeceğini, yıl sonunda ise 20'li rakamlara ineceğini öngören Yılmaz, enflasyonun tek haneli rakamlara indirilmesi hedefini tekrarladı. Bu hedefe 2026-2027 yıllarında ulaşmayı planladıklarını vurguladı. Yılmaz, enflasyonla mücadeleyi sadece para politikalarına indirgemediklerini, vergi gelirlerinin daha adil dağıtımı ve kayıt dışılığın önlenmesi gibi daha bütüncül bir yaklaşım sergilediklerini de sözlerine ekledi.
Sürdürülebilir Büyüme ve Sosyal Refah
Yılmaz, enflasyonla mücadele ederken sürdürülebilir büyüme ve kalıcı sosyal refahı hedeflediklerini vurguladı. Kısa vadede enflasyonla mücadele nedeniyle büyüme hızında bir miktar düşüş olabileceğini kabul etti. Ancak, orta ve uzun vadede düşük enflasyonun, öngörülebilirliği artırarak yatırım ortamını iyileştireceğini ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayacağını savundu. Tarihi veriler ışığında düşük enflasyon dönemlerinde daha hızlı büyüme kaydedildiğini hatırlattı. Yüksek enflasyonun gelir dağılımını bozduğunu, düşük enflasyonun ise gelir dağılımını iyileştirdiğini belirtti. Bu nedenle, hükümetin enflasyonu düşürürken aynı zamanda sürdürülebilir büyümeyi ve sosyal refahı hedeflediğini tekrarladı.
Yapısal Dönüşüm ve Rekabet
Türkiye'nin ekonomik hedeflerine ulaşmak için yapısal dönüşümün önemine işaret eden Yılmaz, verimliliği ve rekabeti artırmanın hayati önem taşıdığını dile getirdi. Özellikle Rekabet Kurulu'nun rekabetin düşük olduğu piyasalara daha dikkatli yaklaşması gerektiğini belirtti. Yılmaz, vatandaşların önceliğinin enflasyon olduğunu bildiklerini ve bütün politikalarını bu doğrultuda şekillendirdiklerini ifade etti. 2025 yılı sonunda enflasyon sorununu büyük ölçüde çözmeyi hedeflediklerini ve Türkiye'nin 2026-2027 yıllarında tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşacağını yineledi. Bu süreçte, para politikalarının yanı sıra vergi politikaları ve yapısal reformların da önemli rol oynayacağını vurguladı.