Ankara'da Madenciler Özelleştirmeye Hayır Dedi
Ankara'nın Nallıhan ilçesinde bulunan Çayırhan Termik Santrali ve Maden Ocağı'nın özelleştirilmesine karşı Türkiye Maden İşçileri Sendikası (Maden-İş) öncülüğünde büyük bir yürüyüş düzenlendi. Anıtpark'tan Hazine ve Maliye Bakanlığı'na kadar uzanan yürüyüşe Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, milletvekilleri, Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul, Tes-İş Genel Başkanı İrfan Kabaloğlu ve çok sayıda siyasi isim katıldı. Binlerce madenci, aileleri ve bölge halkı, özelleştirme kararına karşı tepkilerini dile getirdi. Yürüyüş, kamuoyu baskısı sonucu özelleştirme ihalesinin bir süreliğine ertelenmesine yol açmış, ancak yeni şartnamede işçilerin endişelerinin yeterince dikkate alınmadığı öğrenildi. Bu durum, işçilerin tekrar eyleme geçme kararı almalarına neden oldu.
Özelleştirmenin İşçilere Etkisi
Maden-İş Genel Başkanı Nurettin Akçul, 90 gündür süren mücadelelerinde Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ın desteğini aldıklarını vurgulayarak, özelleştirmenin işçilerin iş güvencelerini, maaşlarını ve sendikal haklarını tehdit ettiğini belirtti. Akçul, daha önce özelleştirilen işletmelerde yaşanan işten çıkarmalar, düşük ücretler, taşeronlaştırma ve kötü çalışma koşullarını örnek gösterdi. Özelleştirmenin bölge ekonomisine de büyük zarar vereceğini, yüzlerce ailenin geçim kaynaklarını tehlikeye atacağını ifade eden Akçul, yetkililerin işçilerin sesini duymadığını ve endişelerini görmezden geldiğini söyledi. Akçul, çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve özelleştirmenin iptali için mücadeleye devam edeceklerini açıkça belirtti. Yürüyüşün ertelenme kararının ardından işçilerin tekrar yollara düşmesi, özelleştirme kararının geri alınması için baskının sürdüğünü göstermektedir. Hükümetin bu konuda yapacağı adımlar, hem işçilerin geleceği hem de bölgenin ekonomik istikrarı açısından büyük önem taşımaktadır.
İşçilerden Yetkililere Çağrı
Akçul, "Müjde" gibi sunulan yeni şartnamede işçi sayısının en az 2500 olacağının belirtilmesine rağmen, kazanılmış haklara hiç değinilmediğini ve lojman boşaltma sürelerinin işten çıkarmaları teşvik eder şekilde düzenlendiğini söyledi. Akçul, bu durumun işçilerin çalışma motivasyonunu ve psikolojisini olumsuz etkilediğini vurgulayarak, olası iş kazalarının sorumluluğunun kimde olacağını sordu. "Çayırhan Termik Santrali ve maden sahaları yalnızca enerji üreten bir tesis değil, yüzlerce işçimizin ekmek kapısı, bölge ekonomisinin bel kemiği" diyen Akçul, özelleştirmenin kabul edilemez olduğunu ve mücadeleye devam edeceklerini belirtti. İşçilerin yıllarca emek vererek geliştirdikleri Çayırhan'ın özel şirketlere peşkeş çekilmesini kabul etmeyeceklerini ve haklarını sonuna kadar savunacaklarını ifade etti. Türkiye'nin enerji güvenliği ve işçi hakları açısından da bu özelleştirmenin yanlış bir karar olduğunun altını çizdi.
Devam Eden Mücadele
Yürüyüşe katılan madenciler, Türkiye'nin dört bir yanından gelen destek mesajlarıyla da güç buldu. Kamuoyunun da büyük bir kısmı, özelleştirme kararına karşı çıkıyor ve işçilerin yanında yer alıyor. Madenciler, Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın önünde yetkililere seslerini duyurmak için basın açıklaması yaptı ve özelleştirme kararından vazgeçilmesi talebini yineledi. Bu mücadele, yalnızca Çayırhan işçilerinin değil, tüm Türkiye işçilerinin geleceği için büyük bir önem taşıyor. Devam eden süreçte işçilerin direnişi ve kamuoyunun desteği, özelleştirme kararının yeniden değerlendirilmesi için büyük bir baskı oluşturabilir.